Füzyon İnsanlığın Hizmetinde

Füzyon İnsanlığın Hizmetinde
Zübeyir TEKİN

Günümüzde, hususan 5–10 yıldır insanoğlunu düşünceye sevkeden en mühim meselelerden birisi de mevcut enerji kaynaklarının gün geçtikçe azalmasıdır. Bugün, kömür ve petrol gibi enerji kaynakları o kadar hayatımızın içine girmiş ki, yoklukları adeta insanoğlunun hayatını felce uğratacakmış gibi düşünülmektedir. Fakat, bizlerden habersiz olmayan, bizi bizden daha iyi bilen Kudreti ve İlmi sonsuz Zat insana rızık hususunda olduğu gibi bütün diğer hususlarda da yaşamasının devamı için her an Rahmet elini uzatmaktadır. Karşımıza her gün yeni enerji kaynakları çıktığından mesele bu kadar endişe verici değildir. İşte 21. yüzyıla dönük taze bir enerji kaynağı: Füzyon

Kaynaşma manasına gelen füzyon, hidrojen gibi basit atom çekirdeklerinin birleşip daha büyük çekirdeklerin meydana gelmesi ve bu esnada enerji ortaya çıkması hadisesidir. Kelime olarak buna çok benzer fizyon ise; büyük atom çekirdeklerinin daha küçük parçalara ayrılması hadisesine denir. Füzyon’un enerji kaynağı olarak kullanılabilmesinin en mühim sebebi hammaddesi olan hidrojenin kolaylıkla ve bol miktarda bulunabilmesidir. 1 km3 deniz suyundan elde edilebilecek füzyon enerjisi dünyanın bilinen bütün yakıt kaynaklarından elde edilebilecek enerjiye eşittir. Buna karşılık fizyon’un hammaddesi ise uranyum gibi az bulunan, pahalı ve tehlikeli elementlerdir.

Füzyon hadisesi bir bakıma hidrojen atomlarının helyum atomlarına dönüşmesidir. 4 hidrojen atomundan 1 helyum atomu meydana gelmektedir. Güneşte bu yolla her saat 22.176×10üzeri8 milyon ton hidrojen 22.032×10üzeri8 milyon ton helyuma dönüşmekte ve aradaki 144×10üzeri8 milyon tonluk fark da enerji olarak ortaya çıkmaktadır.

Araştırıcılar füzyon enerjisini işler hale getirmek için yaklaşık 30 yıldır çalışmaktadırlar. Fakat maalesef, bazı teknolojik engeller yüzünden henüz enerji kaynağı olarak günlük hayatımıza girememiştir. Füzyon enerjisini üretebilmek için 100 milyon °C gibi çok yüksek ısıya ihtiyaç vardır.

Bu hususta çalışmalar ciddi olarak devam etmektedir. Araştırıcılara göre ancak 21. yüzyılda insanoğlunun hizmetine sunulabilecek bu enerji kaynağı, geleceğimiz hakkında endişelenmeye lüzum olmadığını göstermektedir.